Cuma , Nisan 26 2024

İncelemelerde Bulundular

Fethiye’de yaşayan vatandaşların yürüyüş yaptığı, balık tuttuğu, portatif sandalyeleri ve termosları ile gelip nefes aldığı Karayolları önündeki sahil bandında yapılması planlanan marina projesi ile ilgili açıklamada bulunuldu. CHP’li milletvekili Mürsel Alban ve Süleyman Girgin tarafından  yapılan açıklamaya; Fethiye Belediyesi CHP’li meclis üyelerinden Gözde Gürsoy Hoşafçı ile Ayşe Devrim Öztürk, CHP Fethiye İlçe Başkanı Mehmet Demir, CHP Muğla Milletvekili Burak Erbay, Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği ve Fethiye Mimarlar Odası üyeleri katıldı. Fethiye Ekolojik Yaşam Derneğinin açtığı ve Mimarlar odasının müdahil olduğu davaya destek için CHP Muğla milletvekilleri karayolları önüne sahil bandına gelerek açıklamada bulundular. Yapılan açıklamalarda; halkın ve yerel yönetimlerin görüşü alınmadan bu proje yapılamaz, denildi.

“ÇED RAPORU GEREKLİ DEĞİLDİR MADDESİNE İTİRAZ EDİLDİ”

Karayolları Genel Müdürlüğüne ait arazinin hemen önünde yapılması planlanan  300 adet yat kapasiteli marina projesi için ÇED gerekli değildir  kararı verildi. Edinilen bilgiye göre; projede yaklaşık 440 adet kazık çakılarak iskeleler inşa edilecek. Toplamda 45 bin m² alan kazıklı ve yüzer iskeleler, dalga kıranlar, kara tarafında ise, marina servis ve hizmet yapıları, kafe ve restoranlar ile doldurulacak. Proje; deniz ve kara alanları olmak üzere toplam 174 bin m² yi kaplayacak. Fethiye körfezinin bu marinayı kaldıracak kapasitesi olmadığını belirten çevre kuruluşları karayolları önündeki sahil bandına yapılacak olan marina projesindeki çed raporu gerekli değildir maddesine itiraz ederek konuyu hukuka taşıdılar. Yapılan açıklamalarda; bir kez daha Çed raporuna gerekli değildir maddesine itiraz edildi.

“FETHİYE KÖRFEZİ BU PROJE İLE YOK OLACAKTIR”

Yapılması planlanan marina projesi ile ilgili olarak  çevre kuruluşları “Fethiye Körfezi başta carettalar ve o bölgede yaşayan su samurları olmak üzere  nesli tehlike altında olan bir çok tür için ev sahipliği yapan ve Çalış Kuş Cenneti’ni de barındırmaktadır. Fethiye Körfezi, yapılacak olan marinanın arttıracağı insan kaynaklı baskı sonucu olumsuz yönde etkilenecektir ve körfezde yaşam sona erecektir. Fethiye Körfezi kıyı ve deniz biyolojik çeşitliliğine sahipken bu proje ile yok olacaktır. Ayrıca halkın nefes aldığı sayılı yerlerden birisi olan bu bölgede ulaşım ve trafik sorunları ile çevre kirliliği artacaktır. Fethiye Körfezi’nin temizlenmesi öncelikli sorun olarak gündemdeyken ve temizlenmesi adına bir adım dahi atılmamışken, körfeze yapılması planlanan bu tür projelerin askıya alınmasını istiyoruz” dediler. Konu ile ilgili inceleme yapmak amacıyla karayolları önüne bilir kişi heyeti geldi. Muğla 3. İdari Mahkemesinin görevlendirdiği yetkililer bölgede incelemede bulundular. CHP Muğla Milletvekillerinden Mürsel Alban ve Süleyman Girgin ile Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği üyeleri açıklamada bulundular.

“EĞER BURASI İÇİN GEREKLİ DEĞİLSE, BU ÇED NERESİ İÇİN GEREKLİ OLACAK?”

CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin açıklamasında “Muğla’nın  tamamı gibi, ülkemizin cennet köşelerinden biri Fethiye. Bu kentin kıyılarını yağmalamak için bir şirket kurdular. Adına MUÇEV dediler. MUÇEV nedir? Görevi nedir? Neye hizmet eder? Niçin kurulmuştur? MUÇEV, Sayın Erdoğan’ın, “ülkeyi ekonomi şirketi gibi yönetmek istiyorum” anlayışının Muğla’daki iz düşümü müdür? Türkiye’yi şirket gibi yöneteceğiz dedikleri tam da bu olsa gerek. Türkiye’nin bütün kıyılarını yağmalatmak mıdır görevi? Gerçek adı MUÇEV Turizm Ticaret Limitet Şirketi olmasına rağmen, bu şirketin adına vakıf çağrıştırması yapsın diye mi V harfi konmuştur. Biz kıyılar Büyükşehir ve ilçe belediyeler tarafından işletilmesini savunuyoruz. “Kıyılar halkındır, özel sermayenin değil” diyoruz. Burada yapılmak istenen iskele için “ÇED gerekli değildir” deniyor. Eğer burası için gerekli değilse, bu ÇED neresi için gerekli olacak?

“İKTİDAR GİDİCİ. AMA KIYILARIMIZA VERİLEN ZARAR KALICI OLUYOR”

Sadece ÇED değil; Sağlık Etki Değerlendirme de gereklidir. Bu doğayı korumak, burada yaşayan canlıların, denize giren vatandaşlarımızın sağlığını korumak kamunun görevidir. Dolayısıyla izni verilen projeler için ÇED de SED de gereklidir. Değerli Fethiyeliler, ülkemizin aydınlık yarınları için, kıyılarımız gibi kamusal değerlerimizi gözümüz gibi korumalıyız. Bu iktidar gidici. Ama kıyılarımıza verilen zarar kalıcı oluyor. Buna engel olmalıyız. Kıyılarımıza dair alınacak her karardan halkın, çevre derneklerinin, platformların söz hakkı olmalıdır. Bu ülke 3-5 para babasının değil; emeğiyle geçinen, ülkesini cebinden çok sevenlerin ülkesi…Her değerimize sahip çıkacağız” dedi.

“FETHİYE HALKININ GÖRÜŞÜ ALINMADAN FETHİYE HALKINA KAZIK ATAMAZSINIZ”

CHP Muğla Milletvekili Mürsel Alban’da konuşmasında “bu görmüş olduğunuz 172 bin metre karelik alan Çalış plajı, Fethiye’nin kalbi, gözü olan bu alan iktidarın yandaşlarından, bakanlıktan Müçev’e veriliyor. Muçev’de bu alanı yandaşlarına peşkeş çekiyor. Asıl amacı marina kurmak olan Muçev’e verilen bu  alan için bakanlık tarafından Çed gerekli değildir, kararı veriliyor. Bu bölge arkeolojik ve doğal sit. İki kilometre denizde yürüseniz, su seviyesi diz kapaklarınıza, belinize kadar gelir. Bu bölgede balçık var. Körfez balçık ve çamur dolu. Temizleyeceğiz dediler, temizleyemediler.  Bu alana ne marina olur ne de yat bağlama iskelesi. Öncelikle çed gerekli değildir diyen bakanlık ve çevre şehircilik müdürlüğü ile çed gerekli değildir diyen yazının altına imza atan çevre mühendisleri bu alanı gördünüz mü, gezdiniz mi ? işte biz bu alana geldik, gördük ve baktık. Bu bölge Muçev tarafından verilmek ve talan edilmek isteniyor. İşte AKP iktidarının eliyle aldığı alan ile Fethiye’nin kalbine müdahale ediliyor. Bu projeler ulaşımın doğru planlandığını ve kara yoluna bağlantılarını, yerel yönetimlerin ve Fethiye halkının görüşlerinin alınmadığı net bir şekilde ortadır. Yerel yönetimlerin ve Fethiye halkının görüşü alınmadan bakanlık eliyle hiçbir planlama yapamazsınız. Fethiye halkının görüşü alınmadan Fethiye halkına kazık atamazsınız. Muçev tüzel bir kuruluştur. Tüzel kuruluş özel bir şirkettir. Bu şirkete burayı vererek Fethiye’nin kıyısını, denizini yağmalıyorsunuz. Muçev’e yandaş olanlara sesleniyorum; yönetim kurulunuz kimdir ?, Halk tarafından neden binmiyor ?, Yönetim kurulunuzu bir açıklayın da; öğrenelim ” dedi.

“YAĞMANIN, TALANIN SONU YOK”

Konuşmasına devam eden Milletvekili Alban “Turizmin gelişmesi için buranın yerel yönetimlerin ve Fethiye halkının görüşünün alınarak doğru bir şekilde planlanmasını istiyoruz.  Fethiye’de yapılacak olan marina, yat bağlama iskelesi, kurvaziyer liman gibi yatırımların yerel yönetimlerin ve halkın görüşlerinin alınarak planlanmasını istiyoruz. Evet Fethiye’ye turizmin gelişmesi için marina, yat bağlama iskelesi, kurvaziyer liman projeleri lazımdır. Fakat doğru yerlere doğru planlamalar yapılmalıdır. Yağmanın, talanın sonu yok” dedi.

“DENİZİ, ORMANI, KOYLARI YAĞMALANMIŞ FETHİYE, FETHİYE DEĞİLDİR”

Fethiye Ekolojik Yaşam Derneğinden yapılan yazılı  açıklamada ise “Fethiyeli dostlar; yaşadığımız bu şehir uzunca bir süredir kaderine terk edilmiş bir şekilde, ormanlarını, nehirlerini, denizini, neyi varsa kaybediyor. Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği (FETDER) olarak buna itiraz ediyor, herkesi yağmaya karşı sesimize ses vermeye davet ediyoruz. Fethiye Körfezi beton ile kaplanmış bir göl olarak yaşam mücadelesi veriyor. İç körfezimizin tamamı çeşitli müdahaleler ile tarumar edildi. Yüzyıllardır kendi seyri ile işleyen ve Fethiye’yi yaratan doğal mekanizmalar yok edildi. Artık körfeze akan her dere ve o dereler ile kesişen her kıyı şeridi, beton bloklarla terk edilmiş bir ölü deniz. FETDER olarak artık iki Ölüdeniz’imiz var diyoruz. Biri efsanelere konu olmuş Ölüdeniz, bir diğeri ise hep birlikte yok ettiğimiz Fethiye Körfezi.

“YAPAY SAHİLLER İLE YENİ BİR ESTETİK YARATILMASINA KARŞIYIZ”

Fethiye, maalesef yıkıcı deprem kuşaklarından birinde yer alıyor. Bu gerçeği yaşı uygun olanlar ve bir de mesele edenler dile getiriyor. Şehrimiz, her yanından fışkıran kaçak yapılar ile baş etmeye çalışıyor. Bu kötü gerçeğin; genel idare, yerel yönetim ve işin ortağı olan sivil toplum kuruluşlarının da bilgisi dâhilinde olduğunu biliyor ve kaygı ile izliyoruz. Artık inşaat alanımız kalmadığını, verimli arazilerimiz, bakir koylarımız, Babadağ gibi önemli ekolojik rezervlerin eteklerinin de dâhil olduğu ormanlarımızın “deprem gerçeği” ile uyumsuz biçimde şehre katıldığını görüyor ve çok az kişinin dillendirdiği bu gerçeği bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Kaçak yapı sadece gecekondu değil, denetimsiz ve güvensiz yapılardır. Fethiye’nin civar köyleri plantasyon adı verilen, yeni bir orman kıyımı ile baş başa. Yüzyıllar içinde oluşturduğumuz köy/kent ilişkisinin en can alıcı yeri olan orman, ağaç ve insan ilişkisinin yerle bir edildiği bu üretim tarzına itirazımız var. Artık mahalle olarak andığımız köylerimizin; örneğin Yeşil Üzümlü, İncir Köy, Koru Köy isimlerini aldığı doğal yapılarından kâh plantasyon ile kâh yeni bir maden ocağı ile uzaklaşıyor. Fethiye’nin kimliğinin önemli bir parçası olan yarımadanın koylarında gerçekleşen dönüşüm ne yazık ki, bize ait olan koyların “beach” kültürü aracılığı ile el değiştirmesine, daha çok Bodrum, hatta yeni bir Kuşadası yaratma çabası ile yok edilmeye çalışılmasının ötesine gitmiyor. Fethiye kent kültürünün bir parçası olan koyları; yıllar içerisinde elden ele dolaşarak, Fethiye halkının olmaktan çıkmasına, her koya sağlık sorunlarını beraberinde getirdiği bilimsel çalışmalarla tespit edilmiş yapay sahiller yaratarak yeni bir estetik yaratılmasına karşıyız. Çünkü o koylar, hepimizin yüzmeyi öğrendiği, nesli tükenen kaplumbağanın hala yumurtladığı sahiller. Şahıslara devredilemez.

“FETHİYELİLER, ŞEHİR DÜŞÜYOR”

Bölgemizdeki kıyı yağmasının son halkasını, Karataş Plajı ve Yassıca Adası’nda yapılmaya başlanan işletmeler olduğunu görüyoruz. Bu iki doğal alan, halkın öz malı olmanın yanı sıra aynı şehirde yaşamı paylaştığımız diğer canlıların ürediği, beslendiği; Fethiye Körfezi’nin el değmemiş son sahilleri. Fethiye ve Göcek sahillerinde yıllardır süren planlı kıyı yağmasının bir parçası olarak gördüğümüz bu girişimleri yürütenlerin iddiaları ise hiçbir gerçekle uyuşmuyor. Bu yağmacı işgaller ne turizmi, ne doğayı, ne de halkı önemsiyor. Kıyılarımızda yapımı planlanan her işletme sadece kar ve rant peşinde. Artık Fethiye ve Göcek kıyılarının bu büyük yağmaya verecek sahili kalmamıştır. Yasalarla belirlenmiş “Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi” olduğundan şüphe etmeye başladığımız yaşam alanlarımızın daha fazla talana dayanacak gücü kalmamıştır. Fethiyeliler, şehir düşüyor. Artık son koyları, son köyleri, son denizi savunmak zorundayız. Denizi, ormanı, koyları yağmalanmış Fethiye, Fethiye değildir. Koylarımızda süren talana, köylerimizde süren ağaç kesimlerine, Kayaköy başta olmak üzere köylerimizdeki kaçak yapılaşmaya karşı ne kadar gücümüz var ise direneceğiz. Sesimize ses olmaya, bu itiraza katılmaya tüm Fethiye halkını çağırıyoruz” dedi.

About egegazetesi

Check Also

Turizm Haftası Törenle Kutlandı

Fethiye’de, 15-22 Nisan tarihleri arasında kutlanan “Turizm Haftası” nedeniyle kutlama töreni gerçekleştirildi. 48.Turizm haftası nedeniyle …